ilber ortaylı yazıları-1 kaynak: milliyet
gazetesi
Kim ne derse desin, Hindistan’da bile hâlâ
Halide Edip Adıvar’dan bahsediliyor ve bu bizde bir gurur uyandırıyorsa
sloganlar ve hazır tasvirlerle Halide Edip’i tanımaktan vazgeçelim
Elli yıl önce 9 Ocak 1964’te, Halide Edip
Adıvar kendisini hem tanıyan, saygı duyan hem de tanımayan Türkiye’ye ebediyen
veda etti. İlk uzun vedaı bundan önce 1925 yılında ikinci
eşi Doktor Adnan Adıvar’ın Terakkiperver
Fırka deneyiminin hüsranla bitmesi üzerine olmuştur. Kurtuluş Savaşı’nı
destekledikleri
ve Anadolu’ya geçtikleri I. Türkiye Büyük
Millet Meclisi döneminde
(23 Nisan 1920) Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın
etrafında yer alarak vazife gördükleri halde cumhuriyetin ilanından hemen
sonra, bazı İstiklal Savaşı komutanları, bürokratlar ve aydınlar gibi Gazi Paşa
ile ters düşmüşlerdi. Bu görüşleri toptancı
bir biçimde hilafetçi meşrutiyetçi diye
betimlemek yanlıştır. Halide Hanım çok partili rejime inanıyordu ve
İttihatçılarla olan bunalımını bu sefer de “Kemalizm”le yaşadı.
Bilgisi ve tahlilleri itibariyle
o dönem Türkiye’sinin önde gelen dar
grubundandı. Lakin Türkiye’de rejimin mahiyetini
ve gereğini anlamakta gerçekçi olamadığı
görülüyor.
14 yıl yurt dışında kaldı.
Eşi Doktor Adnan Adıvar, Sorbonne’da
Langues Orientales denen Şark Dilleri okulunda hocalık yaptı. Sevilen ve
unutulmayan bir hocaydı. Kendisini unutamayanlar o zamanki parlak talebeler
Andreas Tietze, Bernard Lewis, Louis Bazin, Irene Melikoff gibi Türkolojinin
büyük mensuplarıydı. Bernard Lewis onun için “Adnan Bey her şeyi anlatır, her
şeyi bilirdi hatta Goethe ve Faust’u bile onun kadar vukufla anlatanı
hatırlamıyorum” demiştir.
Halide Hanım 14 yılın bir kısmını
İngiltere’de, bir kısmını Paris’te, Sorbonne’da geçirdi. Pek değinilmez ama bir
müddet de Hindistan’da kaldı. Aligar İslam Koleji’ndeki hocalığı sırasında
bugünün ünlü Camia-yı Milliye Üniversitesi’ni kurmak için hayli uğraş verenler
arasındaydı. 1935’ten itibaren Hindistan’da Britanya aleyhtarlığı arttı ve
bağımsızlık hedefi güçlendi ama yol belli değildi. Nehru ve Gandhi, Mevlana
Azad gibi Hint hareketinin liderlerini tanıyan Halide Hanım’ın Müslüman
Hindistan fikrini ortaya koyup destekleyenlerden olduğu açıktır. “Inside India”
adlı eseri Hindistan’ın o dönemdeki sosyal yapısını, muhtelif dinlerin,
dillerin iletişimini ve bu geniş kıtanın problemlerini ustaca tahlil eden
tanınmış bir eserdir, elan okunur, Türkçeye çevrildiğini ise sanmıyoruz.
Amerikan mandasını düşünmesi bir arayıştı
Afla döndükten sonra Adnan Bey “İnönü
Ansiklopedisi”nin başına geçti, Halide Hanım ise İstanbul Edebiyat Fakültesi
İngiliz Edebiyatı Bölümü’nün kurucusu oldu.
O tarihte Edebiyat Fakültesi,
İngiliz ve Fransız filolojisi mensubu
olanlar arasında sağdan veya soldan kendisini tenkit edenler vardı. Hiçbirinin
haklı olmadığı açıktır. Edebiyat Fakültesi beynelmilel nitelikteki bir aydını
değerlendirememiştir.
Gençliğinde Turancılık ve Türk Ocakçılığı
İttihat ve Terakki içindeyken partinin diktatör tasarruflarına karşı çıkmak
yanında mütarekenin çaresiz günlerinde Amerikan mandasını düşünmek onun
kusurları değildi, arayıştı. Mütareke zamanında çok az Türk aydını onun kadar
kararlı ve ısrarlı davranmıştır. Mütareke Türkiye’sinin kurtuluşunda zikzaklı
yolları aramak veya pasif kalmak çok yaygındı. Farklı düşünenlerin içinde
Ankara’ya yönelenler nihayet doğru stratejiyi bulmuştur. Halide Hanım ve Doktor
Adnan Adıvar onlardandı.
Türkçesinde duruluk hâkimdir
Halide Hanım eğitimi, ilk evliliği, edebi
faaliyeti ve siyasete henüz imparatorluk döneminde girişiyle dikkate şayandır.
Robert Kolej’in ürünüdür. Türkçeyi ve Türk edebiyatını evin ve çevrenin
eğitimiyle almıştır. Türkçesinde duruluk, saflık hâkimdir.
Bu yönüyle Türkçe öğrenen yabancılar
1930’lar, 40’lar ve 50’lerde önce onun “Sinekli Bakkal”ını sonra Yakup
Kadri ve Reşat Nuri’yi okurlardı. Özellikle
II. Dünya Savaşı öncesi Almanya ve Avusturya’dan Türkiye’ye
göç eden bilginlerin Türkçelerindeki
zenginlik bu
üç yazarla Türkçeye başlamış olmalarından
ileri gelir. Mezun olduğu Robert Kolej’de Sherlock Holmes’tan Emile Zola’ya
kadar Batı edebiyatı çevirileriyle tanınır.
Kolejin matematik öğretmeni, gerçekten de
ünlü Salih Zeki Bey’le henüz talebeliği tamamladığı yıl evlenmiştir. Bu
evliliğin orijinal tarafı karşılıklı imzalanan bir senet ile damadın “taaddüd-ü
zevcat”, çok evlilik yoluna sapması durumunda, kadın tarafından boşanabileceği
yolunda bir hükmün yer almasıydı; öyle de oldu.
Salih Zeki Bey’in çapkınlıkları bu güzel,
belagati yüksek
yazarı çok derinden yaralamışa benziyor.
Çocuklarından birinin adı Togo idi; 1905
Rus-Japon savaşının kahramanı Amiral Togo’nun ismidir. Japon zaferi Rusya’ya
karşı duran aydınları çok etkiledi. Hint ve İran’da “Mikadoname” başlığıyla
Japon imparatoruna kaside yazanlar dahi vardı. II. Meşrutiyet münevveri kadar
siyasi sloganları seven bir grup az bulunur, Halide Hanım da onlardandı. Siyasi
hayatının sonundaDemokrat Parti milletvekili oldu (Bunu Demokrat Parti
listesinden bağımsız İzmir milletvekili olarak algılamak gerekir).
Feminist bir yazardı
Halide Hanım İstiklal Savaşı sırasında
“onbaşı” rütbesi taşırdı. Muzaffer ordular İzmir’e ulaştığı zaman “başçavuş”
rütbesi taşıyordu. Savaşın basın yoluyla propagandasını yapmakta çok etkili
oldu. Denebilir ki Ankara hükümetinin dış dünyayla temasını kurmakta onun kadar
aktif olan bir üyeye az rastlanır. İstiklal Madalyası sahibiydi. İstiklal
Savaşı sırasında mütareke İstanbul’unun havasını ve hâkim zümreleri sadece
suçlamakla kalmayıp fevkalade hor gören bir kalemdi. Direnişin ve kurtuluşun
bütün çile ve zahmetini Anadolu yüklenmişti.
Feminist bir yazardı. İlk romanlarında bile
bu görülür ama öbür yanıyla da Türkiye halkını ve bütün cemiyetin muhafazakar
değerlerini de anlamaya çalışmıştır. “Sinekli Bakkal”, “Akile Hanım Sokağı”
romanları bu yönüyle ele alınmalıdır. Bundan 100 sene evvel romanlarında ve
yazdıklarında hakiki müminlerle din istismarı yapanların arasındaki farkı ve
çatışmayı düşünenlerdendi. “Sinekli Bakkal”daki Rabia Tevfik’in Müslümanlığı ve
İslamiyeti kabul eden Kont Pellegrini’nin tasvirleri İslam-Hıristiyanlık
çelişkisini ortaya koymaya çalışan bütün Şark’taki ilk edebi romanlardan
biridir. Kim ne derse desin, uzak Hindistan kıtasında Halide Edip Adıvar’dan
bahsediliyor ve bu bizde
bir gurur uyandırıyor ise sloganlar ve
hazır tasvirlerle Halide Edip’i tanımaktan vazgeçelim derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder