17 Aralık 1994 / Ö.FARUK ŞERIFOĞLU
Kitaba meraklı olanlar ve kitapla haşırneşir olanlar üzerine çeşitli tanımlamalar yapılmış, teoriler geliştirilmiştir. Bunlar çeşitli kategorilere ayrılır; muhibbanı kütüp, mecanini kütüp veya bibliyoman, bibliyofil, bibliyovorus, bibliyograf ya da kitapsever, kitap meraklısı, kitap hastası, kitap delisi, kitap kurdu, kitap faresi , kitap çakalları gibi....
Konumuz ne kitap kurtları, ne bibliyovorus (kitap yiyiciler), ne de kitaba kibrit çakacak kadar alçalabilen kitap çakalları. Size, yaklaşık son on yıldır aramızda dolaşan, özellikle çok satan kitapları enselemekle maruf kitap kenelerinden sözetmek istiyorum. Kene bilindiği gibi özellikle gürbüz hayvanların derilerinde asalak olarak yaşayan bir haşerat. Bahsini ettiğimiz kitap keneleri de, yayın hayatımıza bir kene misali yapışarak, kanını emen bir türlü doymak bilmeyen haşeratlardır. Bir kitabın çok sattığı haberi kulaklarına ulaşmasın, hemen bir yolu bulunup basılmalı ve piyasaya sürülmelidir. Merhum Akif'in dediği gibi;
'Emiyor fırsatı bulmuş yapışıp, hem ne emiş!
Kene bir şey mi acep, ah o ne doymaz şeymiş'
UĞUR MUMCU'NUN KITAPLARI 'TEKMILI BIRDEN KORSAN'
Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı bir sivil polis ekibi, 19 Ekim 1994 günü Avukat Ceyhan Mumcu'nun şikayeti üzerine, Ankara Sıhhıye Ilkiz Sokak No. 51'de faaliyet gösteren Saydam Matbaacılık Limited Şirketi'ne bir baskın düzenledi. Polis, burada Uğur Mumcu'nun 23 adet kitabının montajı hazırlanmış forma ve kapaklarını ele geçirdi. Şirket yetkilisi Sırrı Saydam, polise verdiği ifadesinde işin, yine Ankara'da faaliyet gösteren Çizgi Matbaacılık Limited Şirketi tarafından şipariş edildiğini söyledi. Bugüne kadar ortaya çıkarılan en büyük 'korsan yayın' girişimi olan olay artık mahkemede devam edecek. Ilk duruşma, 25 Ocak 1995 günü Ankara II. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde.
Uğur Mumcu'nun kitaplarının yayıncısı olan Tekin Yayınevi yöneticisi Sedat Karatekin, devletin de olayın takipçisi olması gerektiğini belirterek, 'Bu olaylara göz yummak, küçümsemek kayıtsız ekonomiye çanak tutmaktır' diyor.
Uğur Mumcu'nun kitapları, korsan olarak basılan ne ilk, ne de son kitap. Şimdiye kadar, ders kitaplarından sözlüklere, incelemearaştırma ürünü eserlerden romanlara kadar 500'e yakın 'çok satan' kitabın, korsan baskısı tesbit edilmiş durumda. Özel okullarda ve üniversitelerde ders kitabı olarak okutulan ithal kitapların hemen hepsinin korsan baskısını bulmak mümkün. Yüzü aşkın 'korsan baskı' davası ise mahkeme aşamasında. Pek çok yayıncı artık, korsanların iştahını kabartmamak için; ne kitabının çok satmasını istiyor, ne de çok satanlar listesine girmek.
YENI HAYAT DA KORSANCILARIN ELINDE
Yine son günlerde ayyuka çıkan bir başka 'korsan yayın' haberi de, Orhan Pamuk'un son romanı Yeni Hayat'ın çıkışının ikinci haftasında korsan baskısının da yapıldığı idi. Ilk olarak, Ankara'da görülen 'korsan baskı' Yeni Hayat'lar Istanbul'a kadar ulaştı. Kitabın orijinal baskısına göre daha soluk bir kapak baskısı olan kitapların içi de daha ince bir kağıda basılmış.
Iletişim Yayınları yöneticileri olayın faillerini tesbit ettiklerini, savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, mahkemenin kesinleşmesinden önce isim vermek istemediler. Ancak, sözkonusu korsan baskı kitaplarla ilgili olarak mahkemelerin aldığı 'toplatma' kararı gereğince söz konusu kitabın 'korsan baskı'larına bulunduğu ve satıldığı her yerde elkonulacak ve soruşturma açılacak.
Kitabın yazarı Orhan Pamuk ise bu tür haberlere alışmış biri olarak Kültür Bakanı'nın olaya seyirci kalmasından yakınıyor. 'Bir bakanın sadece koltuğu değil, ilkeleri de olmalı' diyen Pamuk, önceki yıllarda kitaplarının korsan baskılarına imza da attığını belirterek, 'Korsan yayıncılığın bu kadar gelişmesi Kültür Bakanlığı'nın aczini göstermektedir' diyor.
'KORSAN YAYINCILIĞI
ÖNLEME KOMITESI'
Yayın sektörünün korkulu rüyası haline gelen korsan yayıncılığı önlemek için, Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından bir süre önce 'Korsan Yayıncılığı Önleme Komitesi' oluşturuldu. Çalışmalarını Ankara'da yoğunlaştıran Komite'nin başkanlığını yapan Arkadaş Yayınları ve Adaş Dağıtım yöneticilerinden Cumhur Özdemir, kendilerine ulaşan 'korsan baskı' ihbarlarının takibinden başka, olayın boyutları ve kanuni olarak önleme yolları üzerine durduklarını ve konuyla ilgili gereken yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi için çaba gösterdiklerini ve oldukça da yol aldıklarını söylüyor.
Olayın önüne geçilmesinde önemli bir adım olacak ilk değişiklik bu önümüzdeki günlerde TBMM'de ele alınacak. Kültür Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı uzmanlarından oluşan bir kurul tarafından hazırlanan ve Meclis Başkanlığı'na sunulan önergede, halen yürürlükte olan 1.11.1983 tarih ve 5846 tarihli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun, 'olayın kovuşturması' ile ilgili 75. maddesinde bir cümlelik bir değişiklik yapılması isteniyor. Bu değişiklik gerçekleştiği takdirde 'korsan baskı', şikayete bağlı bir suç olmaktan çıkarılmış ve takibi savcılar tarafından yapılacak bir kamu suçu niteliği kazanmış olacak. Bundan böyle, 'Korsan baskısı' yapıldığı sabit olunan kitapla ilgili olarak alınacak 'hasımsız tedbir kararı' ile bütün Türkiye'de toplama ve yakalama yapılabilecek.
BIR TÜR KALPAZANLIK
Ülkemizde korsan yayıncılığın, yabancı ders kitaplarının çoğaltılması şeklinde başladığını ve yabancı yayıncıların da buna zamanında müdahale etmemesiyle, bir sektör haline geldiğini söyleyen Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Aygören Dirim, 'Zamanla çok satan kitaplar da bunların iştahını kabarttı. Onları da basmaya başladılar. Yasaların çok yetersiz kalması ve cezaların çok hafif olması onları iyice cesaretlendirdi' diyor.
'Korsan kitap basanların, diğer tıpkı basımları yapanlardan, kıymetli evrak, tahvil, hisse senedi ve para basan kalpazanlardan ne farkı var?' diyen Dirim, bu olayların da o çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ve korsan kitabın, herhangi bir maldaki marka sahtekarlığı şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğini söylüyor.
'Emiyor fırsatı bulmuş yapışıp, hem ne emiş!
Kene bir şey mi acep, ah o ne doymaz şeymiş'
UĞUR MUMCU'NUN KITAPLARI 'TEKMILI BIRDEN KORSAN'
Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı bir sivil polis ekibi, 19 Ekim 1994 günü Avukat Ceyhan Mumcu'nun şikayeti üzerine, Ankara Sıhhıye Ilkiz Sokak No. 51'de faaliyet gösteren Saydam Matbaacılık Limited Şirketi'ne bir baskın düzenledi. Polis, burada Uğur Mumcu'nun 23 adet kitabının montajı hazırlanmış forma ve kapaklarını ele geçirdi. Şirket yetkilisi Sırrı Saydam, polise verdiği ifadesinde işin, yine Ankara'da faaliyet gösteren Çizgi Matbaacılık Limited Şirketi tarafından şipariş edildiğini söyledi. Bugüne kadar ortaya çıkarılan en büyük 'korsan yayın' girişimi olan olay artık mahkemede devam edecek. Ilk duruşma, 25 Ocak 1995 günü Ankara II. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde.
Uğur Mumcu'nun kitaplarının yayıncısı olan Tekin Yayınevi yöneticisi Sedat Karatekin, devletin de olayın takipçisi olması gerektiğini belirterek, 'Bu olaylara göz yummak, küçümsemek kayıtsız ekonomiye çanak tutmaktır' diyor.
Uğur Mumcu'nun kitapları, korsan olarak basılan ne ilk, ne de son kitap. Şimdiye kadar, ders kitaplarından sözlüklere, incelemearaştırma ürünü eserlerden romanlara kadar 500'e yakın 'çok satan' kitabın, korsan baskısı tesbit edilmiş durumda. Özel okullarda ve üniversitelerde ders kitabı olarak okutulan ithal kitapların hemen hepsinin korsan baskısını bulmak mümkün. Yüzü aşkın 'korsan baskı' davası ise mahkeme aşamasında. Pek çok yayıncı artık, korsanların iştahını kabartmamak için; ne kitabının çok satmasını istiyor, ne de çok satanlar listesine girmek.
YENI HAYAT DA KORSANCILARIN ELINDE
Yine son günlerde ayyuka çıkan bir başka 'korsan yayın' haberi de, Orhan Pamuk'un son romanı Yeni Hayat'ın çıkışının ikinci haftasında korsan baskısının da yapıldığı idi. Ilk olarak, Ankara'da görülen 'korsan baskı' Yeni Hayat'lar Istanbul'a kadar ulaştı. Kitabın orijinal baskısına göre daha soluk bir kapak baskısı olan kitapların içi de daha ince bir kağıda basılmış.
Iletişim Yayınları yöneticileri olayın faillerini tesbit ettiklerini, savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, mahkemenin kesinleşmesinden önce isim vermek istemediler. Ancak, sözkonusu korsan baskı kitaplarla ilgili olarak mahkemelerin aldığı 'toplatma' kararı gereğince söz konusu kitabın 'korsan baskı'larına bulunduğu ve satıldığı her yerde elkonulacak ve soruşturma açılacak.
Kitabın yazarı Orhan Pamuk ise bu tür haberlere alışmış biri olarak Kültür Bakanı'nın olaya seyirci kalmasından yakınıyor. 'Bir bakanın sadece koltuğu değil, ilkeleri de olmalı' diyen Pamuk, önceki yıllarda kitaplarının korsan baskılarına imza da attığını belirterek, 'Korsan yayıncılığın bu kadar gelişmesi Kültür Bakanlığı'nın aczini göstermektedir' diyor.
'KORSAN YAYINCILIĞI
ÖNLEME KOMITESI'
Yayın sektörünün korkulu rüyası haline gelen korsan yayıncılığı önlemek için, Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından bir süre önce 'Korsan Yayıncılığı Önleme Komitesi' oluşturuldu. Çalışmalarını Ankara'da yoğunlaştıran Komite'nin başkanlığını yapan Arkadaş Yayınları ve Adaş Dağıtım yöneticilerinden Cumhur Özdemir, kendilerine ulaşan 'korsan baskı' ihbarlarının takibinden başka, olayın boyutları ve kanuni olarak önleme yolları üzerine durduklarını ve konuyla ilgili gereken yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi için çaba gösterdiklerini ve oldukça da yol aldıklarını söylüyor.
Olayın önüne geçilmesinde önemli bir adım olacak ilk değişiklik bu önümüzdeki günlerde TBMM'de ele alınacak. Kültür Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı uzmanlarından oluşan bir kurul tarafından hazırlanan ve Meclis Başkanlığı'na sunulan önergede, halen yürürlükte olan 1.11.1983 tarih ve 5846 tarihli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun, 'olayın kovuşturması' ile ilgili 75. maddesinde bir cümlelik bir değişiklik yapılması isteniyor. Bu değişiklik gerçekleştiği takdirde 'korsan baskı', şikayete bağlı bir suç olmaktan çıkarılmış ve takibi savcılar tarafından yapılacak bir kamu suçu niteliği kazanmış olacak. Bundan böyle, 'Korsan baskısı' yapıldığı sabit olunan kitapla ilgili olarak alınacak 'hasımsız tedbir kararı' ile bütün Türkiye'de toplama ve yakalama yapılabilecek.
BIR TÜR KALPAZANLIK
Ülkemizde korsan yayıncılığın, yabancı ders kitaplarının çoğaltılması şeklinde başladığını ve yabancı yayıncıların da buna zamanında müdahale etmemesiyle, bir sektör haline geldiğini söyleyen Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Aygören Dirim, 'Zamanla çok satan kitaplar da bunların iştahını kabarttı. Onları da basmaya başladılar. Yasaların çok yetersiz kalması ve cezaların çok hafif olması onları iyice cesaretlendirdi' diyor.
'Korsan kitap basanların, diğer tıpkı basımları yapanlardan, kıymetli evrak, tahvil, hisse senedi ve para basan kalpazanlardan ne farkı var?' diyen Dirim, bu olayların da o çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ve korsan kitabın, herhangi bir maldaki marka sahtekarlığı şeklinde değerlendirilmemesi gerektiğini söylüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder