11 Ocak 2015 Pazar

İlber Ortaylı Yazıları-18: Cumhurbaşkanlığı Ödülleri

Cumhurbaşkanlığı büyük ödülleri

“Müzikte Niyazi Sayın, edebiyatta ise  Alev Alatlı... İkisinin de Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne layık görülmesiyle bu ödüller değer kazandı”

Bu yıl açıklanan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri sahipleri arasında benim iki dostum var. Bu iki isimle bu yıl cumhurbaşkanlığı ödülleri bir değer kazanmış oluyor. Doğrusu yakın geçmişte bazı seçimler üzerinde herkes gibi benim de soru işaretlerim vardı; gerçi sorun o değildir. Jürinin teşekkülü ve böyle önemli bir ödülün kurumlaşması açısından çok tartışmalı bir durum söz konusudur. Buna rağmen bu yılki ödülün gerçek bir sanatçımıza gecikmiş olarak verilmesinden ben de herkes gibi memnunum.

Musiki bilgisi sınır tanımaz
Müzik alanında ödül alan Niyazi Sayın, Türk musikisinin, özellikle tasavvuf müziğinin en ünlü simalarından biridir ve hiç şüphe yok Türkiye’nin 20’nci asrının yetiştirdiği en önemli neyzendir.
1927 doğumlu üstadın eğitimi ve eğittikleri Türkiye’nin yaşadığı kültür anarşisi döneminde en çok dikkati çeken bir örnek olaydır. Eski İstanbul’da rastlanan Rumelili ailelerden birinin çocuğu, Üsküdar-Doğancılar semtinde doğup büyümüş ve bildiğim kadarıyla da halen orada oturuyor.
İstanbul Belediye Konservatuvarı mezunudur. Mevlevi musikisi dünyasında İstanbul ekolünün temsilcisi olarak bilinir. Mesut Cemil Bey gibi bir üstadın etkisindedir. Mustafa Düzgün ile Abdülbaki Dede’nin oğlu Neyzen Fevzi Baykara, üstad Niyazi Sayın’ı yetiştiren hocalardır. Türk musikisi dünyasında kendine özgü bir kişiliği vardır. Bu büyük müzisyenin musiki bilgisi ve zevki sınır tanımaz. Mesela Bach dinlerken; “Şimdi gelecek kadense de kulak ver” gibi çıkışlar onun garp musikisinin temel eserlerine sıra dışı bir aşinalığı olduğunu gösterir.
Hüsn-ü hattan tespih çekimine kadar sanatın birçok dalında üstattır. Halil Dikmen ve Tamburi Cemil Bey’den edindiği üslupla birçok neyzenin de klasik dünyayı özümlemesine sebep olmuştur. Yurt içinde ve yurt dışında Türk musiki dünyasını hakkıyla temsil etti. Kim ne derse desin, Türk müziği etno-müzik çerçevesinde değerlendirilecek bir sanat değildir. Bunu en iyi gösterenlerin başında Niyazi Sayın gelir. Nitekim dünyada da daima davetler almış, musiki okullarında hocalık yapmıştır.

Nihayet Niyazi Sayın muhteşem bir tespihçidir. Elinin ayarı az rastlanır ustalardandır. İmamesindeki ustalık ve incelik göze çarpmaktadır. (Bana hediye ettiği bir tespih maalesef evime giren hırsızın hışmına uğradı. Daha evvel pek iltifat etmezlerken son devirde ortaya çıkan yeni zenginler, tespih ve şaşılacak şey dolmakalem biriktiriyorlar ve hırsızları da bu sahaya yönlendiriyorlar.) Niyazi Sayın Hoca’ya sağlıklı, uzun ömür diliyoruz.

Acımasız bir eleştirmen
Bu yıl edebiyat alanında ödül alan Alev Alatlı belirli çevrelerde iktisatçı olarak ve kamu yönetimi dalındaki önerileriyle tanındı. DPT uzmanıydı. Ben tanıdığımda Cemil Meriç’in yakın çevresindeydi, çağdaş dünyada İslam’ın rolü üzerinde düşünceleriyle basında dikkati çekiyordu. Babasının görevi dolayısıyla Japonya’daki orta tahsilini Amerikan okulunda yapmıştı. İngilizcesi mükemmeldi. Ankara’da kurulan ve henüz kampüsüne geçmeyen ODTÜ’nün mezunlarındandır. Tarihle edebiyatı İngiliz dili üzerinden rahatlıkla takip ettiği anlaşılıyor.
Doğru bir yönelişle Rusya’yı bir Türk aydını olarak ilgi ve karşılaştırma alanına aldı. Burada onun romanlarından söz etmem mümkün değil. “Yaşasın Ölüm!” (Viva la Muerte!) Türk okuru tarafından ilgiyle izlendi. “Beyaz Türkler Küstüler”de (tabii ki isim vermeden) bendenizi de romanın içine bir karakter olarak yerleştirmiştir, kendisine yaklaşımımda bunun kesinlikle rolü yok. Şunu söylemek şarttır; Alev Alatlı romanlarında Türk okuyucusunu dünyadan ve tarihten haberdar etme endişesiyle ama daha çok da tezini evrensel bir platformda savunmak gereğiyle müthiş bir bilgi birikimine başvurdu. Türkçesi bir Türk yazarına yaraşacak derecede akıcı ve muhtevalıdır. Zamanımızda bu bir meziyet çünkü Türkçe özürlü romanlar okunuyor.

Eleştirileri acımasızdır. Muhafazakâr ve ilerici ikileminin dışında her okuyucuyu kendine bağlamayı bilmiştir. “Batı’ya Yön Veren Metinler”den sonra son zamanda bir de “Bize Yön Veren Metinler” adlı derlemeleri üniversite gençliğini ve tüm aydınları Türk tarih ve edebiyatının, biliminin ve siyaset anlayışının ana yazarları ve doğrudan ana metinleriyle tanıştırmayı amaçlamaktadır. Alev Alatlı üstüne vazife olmayan işlerle uğraşanlardandır ve bu uğraşısının da devamını dileriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder