Cumhurbaşkanlığı büyük ödülleri
“Müzikte Niyazi Sayın, edebiyatta ise Alev Alatlı... İkisinin de Cumhurbaşkanlığı
Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ne layık görülmesiyle bu ödüller değer kazandı”
Bu yıl açıklanan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve
Sanat Büyük Ödülleri sahipleri arasında benim iki dostum var. Bu iki isimle bu
yıl cumhurbaşkanlığı ödülleri bir değer kazanmış oluyor. Doğrusu yakın geçmişte
bazı seçimler üzerinde herkes gibi benim de soru işaretlerim vardı; gerçi sorun
o değildir. Jürinin teşekkülü ve böyle önemli bir ödülün kurumlaşması açısından
çok tartışmalı bir durum söz konusudur. Buna rağmen bu yılki ödülün gerçek bir
sanatçımıza gecikmiş olarak verilmesinden ben de herkes gibi memnunum.
Musiki bilgisi sınır tanımaz
Müzik alanında ödül alan Niyazi Sayın, Türk
musikisinin, özellikle tasavvuf müziğinin en ünlü simalarından biridir ve hiç
şüphe yok Türkiye’nin 20’nci asrının yetiştirdiği en önemli neyzendir.
1927 doğumlu üstadın eğitimi ve eğittikleri
Türkiye’nin yaşadığı kültür anarşisi döneminde en çok dikkati çeken bir örnek
olaydır. Eski İstanbul’da rastlanan Rumelili ailelerden birinin çocuğu,
Üsküdar-Doğancılar semtinde doğup büyümüş ve bildiğim kadarıyla da halen orada
oturuyor.
İstanbul Belediye Konservatuvarı mezunudur.
Mevlevi musikisi dünyasında İstanbul ekolünün temsilcisi olarak bilinir. Mesut
Cemil Bey gibi bir üstadın etkisindedir. Mustafa Düzgün ile Abdülbaki Dede’nin
oğlu Neyzen Fevzi Baykara, üstad Niyazi Sayın’ı yetiştiren hocalardır. Türk
musikisi dünyasında kendine özgü bir kişiliği vardır. Bu büyük müzisyenin
musiki bilgisi ve zevki sınır tanımaz. Mesela Bach dinlerken; “Şimdi gelecek
kadense de kulak ver” gibi çıkışlar onun garp musikisinin temel eserlerine sıra
dışı bir aşinalığı olduğunu gösterir.
Hüsn-ü hattan tespih çekimine kadar sanatın
birçok dalında üstattır. Halil Dikmen ve Tamburi Cemil Bey’den edindiği üslupla
birçok neyzenin de klasik dünyayı özümlemesine sebep olmuştur. Yurt içinde ve
yurt dışında Türk musiki dünyasını hakkıyla temsil etti. Kim ne derse desin,
Türk müziği etno-müzik çerçevesinde değerlendirilecek bir sanat değildir. Bunu
en iyi gösterenlerin başında Niyazi Sayın gelir. Nitekim dünyada da daima
davetler almış, musiki okullarında hocalık yapmıştır.
Nihayet Niyazi Sayın muhteşem bir
tespihçidir. Elinin ayarı az rastlanır ustalardandır. İmamesindeki ustalık ve
incelik göze çarpmaktadır. (Bana hediye ettiği bir tespih maalesef evime giren
hırsızın hışmına uğradı. Daha evvel pek iltifat etmezlerken son devirde ortaya
çıkan yeni zenginler, tespih ve şaşılacak şey dolmakalem biriktiriyorlar ve
hırsızları da bu sahaya yönlendiriyorlar.) Niyazi Sayın Hoca’ya sağlıklı, uzun
ömür diliyoruz.
Acımasız bir eleştirmen
Bu yıl edebiyat alanında ödül alan Alev
Alatlı belirli çevrelerde iktisatçı olarak ve kamu yönetimi dalındaki
önerileriyle tanındı. DPT uzmanıydı. Ben tanıdığımda Cemil Meriç’in yakın
çevresindeydi, çağdaş dünyada İslam’ın rolü üzerinde düşünceleriyle basında
dikkati çekiyordu. Babasının görevi dolayısıyla Japonya’daki orta tahsilini
Amerikan okulunda yapmıştı. İngilizcesi mükemmeldi. Ankara’da kurulan ve henüz
kampüsüne geçmeyen ODTÜ’nün mezunlarındandır. Tarihle edebiyatı İngiliz dili
üzerinden rahatlıkla takip ettiği anlaşılıyor.
Doğru bir yönelişle Rusya’yı bir Türk
aydını olarak ilgi ve karşılaştırma alanına aldı. Burada onun romanlarından söz
etmem mümkün değil. “Yaşasın Ölüm!” (Viva la Muerte!) Türk okuru tarafından
ilgiyle izlendi. “Beyaz Türkler Küstüler”de (tabii ki isim vermeden) bendenizi
de romanın içine bir karakter olarak yerleştirmiştir, kendisine yaklaşımımda
bunun kesinlikle rolü yok. Şunu söylemek şarttır; Alev Alatlı romanlarında Türk
okuyucusunu dünyadan ve tarihten haberdar etme endişesiyle ama daha çok da
tezini evrensel bir platformda savunmak gereğiyle müthiş bir bilgi birikimine
başvurdu. Türkçesi bir Türk yazarına yaraşacak derecede akıcı ve muhtevalıdır.
Zamanımızda bu bir meziyet çünkü Türkçe özürlü romanlar okunuyor.
Eleştirileri acımasızdır. Muhafazakâr ve
ilerici ikileminin dışında her okuyucuyu kendine bağlamayı bilmiştir. “Batı’ya
Yön Veren Metinler”den sonra son zamanda bir de “Bize Yön Veren Metinler” adlı
derlemeleri üniversite gençliğini ve tüm aydınları Türk tarih ve edebiyatının,
biliminin ve siyaset anlayışının ana yazarları ve doğrudan ana metinleriyle tanıştırmayı
amaçlamaktadır. Alev Alatlı üstüne vazife olmayan işlerle uğraşanlardandır ve
bu uğraşısının da devamını dileriz.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder